"Çalınan Ve Kaybolan Eşyalarınızdan Müessesemiz Sorumlu Değildir" Uyarısının Hukuki Akıbeti

Çoğu kişi gündelik hayatta sıkça karşımıza çıkan "Çalınan ve Kaybolan Eşyalarınızdan Müessesemiz Sorumlu Değildir" yazısı nedeniyle kaybolan ya da çalınan eşyası için işletmeden hiçbir talepte bulunamayacağını düşünse de bu uyarının yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Zira spor salonları, mağazalar, alışveriş merkezleri, oteller vb. işletmeler gerekli güvenlik önlemlerini alarak, müşterileri ve müşterilerin eşyalarını korumak ile yükümlüdürler. Bu sebeple herhangi bir işletmede tüketicinin ürününün çalınması ve kendi kusuru olmadan kaybolması halinde sorumluluk bahsi geçen yazı ile ortadan kalkmamaktadır. Bu sorumluluk, hizmet kusurundan doğmaktadır.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2013/5258 E., 2013/15220 K. Sayılı ilamına konu olayda mağazada alışveriş yapmakta olan bir müşterinin çantası çalınmış ve müşteri, gerekli güvenlik tedbirlerini almayan mağazaya karşı maddi ve manevi tazminat talepli dava açmıştır. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi söz konusu kararda; alışveriş yapmak üzere mağazaya gelen müşterinin mal güvenliğinin mağazanın sorumluluğunda olduğunu belirtmiştir. Müşteri tarafından mağazanın güvenli olduğu düşünülerek alışveriş arabasının içine bırakılan eşyanın mağaza tarafından asgari özen yükümlülüğüyle korunmak ve kollanmak zorunda olduğu ancak kişilerin de kişisel eşyalarını koruma noktasında kendilerinden beklenen asgari özeni göstermeleri gerektiği ifade edilmiştir.

YARGITAY KARARI TAM METNİ:

YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ 2013/5258 E., 2013/15220 K., 05.06.2013 T.

DAVA: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: Davacı, kızı ile birlikte 04.04.2009 tarihinde davalı şirketin Ümraniye’de bulunan mağazasına alışverişe gittiğini, kızının L… Vuitton marka çantasının çalındığını, çantanın içinde kendisi ve kızına ait bir adet 1.500,00 TL değerinde B… marka cep telefonu, bir adet 500 TL değerinde N… N95 marka cep telefonu, 34 … 91 plakalı araca ait kontak anahtarı ve bu araca ait ruhsat, 700,00 TL nakit, V… ve D… G… marka iki adet güneş gözlüğü, 600,00 TL değerinde makyaj malzemesi, 18.000,00 TL değerinde bir adet G… marka tektaş pırlantalı altın yüzük çalındığını, olayı fark eder etmez derhal mağaza güvenlik personeline başvurarak hırsızın kim olduğunu tahmin ettiğini belirterek gerekli önlemlerin alınmasını ve kapıların kapatılarak hırsızın yakalanmasını talep etmiş olmasına rağmen mağaza yetkililerinin bunun mümkün olmadığını belirterek yardımcı olmayı reddettiklerini, kendisi ile polislerin hırsızın eşkâlini tespit etmek için mağazanın güvenlik kameralarını kontrol etmek istediklerinde ise şirket yetkililerinin mağazanın içinde güvenlik kamerası olmadığı bilgisini verdiklerini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davalının hizmet kusuru sebebiyle maruz kaldığı hırsızlık olayı neticesinde oluşan 25.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Her ne kadar mahkemece, davacının çantasının çalınmasında davalıya izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı, davalı şirkete ait, mağazada alışveriş yaparken çantasının çalındığı iddiası ile bu davayı açmıştır. Mahkeme tarafından da davacının çantasının çalındığı kabul edilmiştir. Davalı tarafından ise mahkemenin gerekçesindeki bu yöndeki kabulü temyiz edilmediğinden bu husus kesinleşmiştir. Ayrıca davacının çantasında bulunan para ve eşyaları, Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince ispat etmesi gerekir ise de, davacının çantasında bulunduğunu belirttiği eşya, para ve takının parasal miktarının günlük hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı araştırılmamıştır. Davalı şirkete ait mağaza da güvenlik kamerasının bulunmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Sıradan bir işyeri olmayan davalı şirkete ait mağazaya gelen müşterinin mal güvenliğini özellikle kendi muhafazasına terk edilmiş bir eşyasını asgari özen yükümlülüğüyle korumak ve kollamak zorunda bulunduğu davalı şirkete ait işyerine gelen müşterinin yapılan reklam ve hizmete güvenerek geldiği, müşterilerin davalının hâkimiyeti alanında olduğu, müşterilerin zararlandırıcı eylemlerden korunması gerektiğinin kabulü zorunludur. Ancak kişilerin kişisel eşyalarını, korumakta kendilerinden beklenen asgari özeni göstermemeleri halinde işyerlerine kusur atfedilmesi hak ve nesafet kurallarıyla bağdaşmadığı gibi işyerinin haksız yere zarara uğramasına neden olunabilecektir. Her olayın kendi içinde incelenip değerlendirilmesi gerekir. Öncelikle kişilerin kişisel eşyalarını korumada kendilerinden beklenen özeni gösterdiklerini kanıtlamaları gerekir. Bu halde tarafların olayda kusur ve sorumluluğu incelenmelidir. Davalıya ait mağazada alış veriş için bulunan davacının avize baktığı sırasında çantasını yanındaki alışveriş arabasına bıraktığı ve çantanın bulunduğu yerden çalındığı, güvenlik zafiyeti bulunduğu, davacının da çantasını kontrolsüz bir şekilde alışveriş arabası içerisine bıraktığı dolayısı ile çantanın çalınması nedeni ile oluşan zararda tarafların müterafik kusurlarının bulunduğu sonucuna varıldığından maddi tazminat istemi yönünden tarafların müterafik kusur oranlarının tespiti yönünde inceleme yapılarak hâsıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nın 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Yorum Yaz