On yedi yıldır serbest avukatlık yapan başvurucunun, terör örgütleriyle irtibatlı veya iltisaklı olmama koşulunu taşımadığı gerekçesiyle arabuluculuk sicilindeki kaydının silinmesi üzerine Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuru neticesinde, başvurucunun özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verildi.

On yedi yıldır serbest avukatlık yapan başvurucunun, terör örgütleriyle irtibatlı veya iltisaklı olmama koşulunu taşımadığı gerekçesiyle arabuluculuk sicilindeki kaydının silinmesi üzerine Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuru neticesinde, başvurucunun özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verildi.

 Anayasa Mahkemesinin 15/3/2023 tarih ve (Başvuru Numarası: 2019/19839) sayılı kararında özetle; Somut olayda serbest avukat olan ve 2014 yılından itibaren arabuluculuk yapan başvurucu hakkında terör örgütü üyesi olma suçu kapsamında kamu davası açılması üzerine başvurucunun arabuluculuk sicilindeki kaydının idari işlemle silindiği, kaydın silinme işleminin gerekçesinin, başvurucunun terör örgütleriyle irtibatlı veya iltisaklı olmama koşulunu sağlamaması olarak kabul edildiği, derece mahkemelerinin de aynı gerekçeyle başvurucunun iptal talebini reddettiği, başvurucunun temel iddiasının, hakkında açılan ceza davasının terör örgütüyle irtibatlı ya da iltisaklı olduğunun kabul edilmesi bakımından yeterli kabul edilemeyeceğine ve örgütle ne şekilde irtibatlı ya da iltisaklı olduğuna dair gerekçelerin ortaya konulamadığı olduğu, başvuruya konu süreç kesinleştikten sonra neticelenen ceza davasında başvurucu hakkında eylemlerinin siyasi faaliyet kapsamında kaldığı gerekçesiyle beraat kararı verildiği, ayrıca anılan süreçte başvurucunun serbest avukatlık faaliyetlerine devam ettiği, derece mahkemelerinin, devam eden bir ceza yargılamasının bulunmasını terör örgütüyle iltisaklı ya da irtibatlı olmanın gerekçesi olarak yeterli kabul ettiği, kararların gerekçelerinde, başvurucu hakkında var olan herhangi bir bilgiye, başvurucunun bir eylemine veya iltisaklı ya da irtibatlı olunduğunu gösteren herhangi bir vakıaya yahut olguya yer verilmediği,  örgütle irtibatlı ya da iltisaklı olarak kabul edilmek için başvurudaki gibi yalnızca kovuşturma bulunmasının yeterli kabul edilmesinin, söz konusu kavramların kapsam ve sınırlarının yargı kararlarıyla belirlenmesi konusunda yargısal makamlara tanınan takdir yetkisinin öngörülen yükümlülüklere uygun şekilde kullanılmaması anlamına geleceği, ayrıca terör örgütleriyle irtibatlı ya da iltisaklı olunduğunun kabulü açısından derdest bir ceza davasının bulunmasının tek başına yeterli görüldüğü ve söz konusu işlem ya da kararın gerekçesinin bu tespit üzerinden oluşturulduğu durumda, ilgili kişinin beraatine karar verilmesinin söz konusu gerekçeyi tamamen dayanaksız duruma getireceği, kaldı ki somut olayda başvurucunun eylemleri de siyasi faaliyet kapsamında görülmüş ve başvurucu hakkında beraat kararı verildiği, neticede mevcut başvuruya özgü koşullarda, başvurucunun terör örgütleriyle irtibatlı ya da iltisaklı olduğu hususunda verilen idari ve yargısal kararlarda objektif ve ikna edici nitelikte gerekçelerin ortaya konulamadığı ve başvurucunun ilave tedbirlere maruz bırakılmasına ilişkin gerekliliğin söz konusu kavramların kapsamını gösterecek şekilde somut olgulara dayalı olarak ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanamadığı gerekçesiyle başvurucunun özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.


Yorum Yaz