Kaçak Sanık Hakkında Kovuşturma Yapılmasına İlişkin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 247. maddesinin (3) numaralı fıkrası Anayasa Mahkemesince İptal Edildi!

Kaçak Sanık Hakkında Kovuşturma Yapılmasına İlişkin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 247. maddesinin (3) numaralı fıkrası Anayasa Mahkemesince İptal Edildi!

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 247. maddesinin (3) numaralı fıkrasında, kaçak sanık hakkında kovuşturma yapılabileceği, ancak, daha önce sorgusu yapılmamış ise, mahkûmiyet kararı verilemeyeceği yönünde hüküm bulunmakta idi.

Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesince, sanık hakkında hırsızlık suçundan açılan ceza davasında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 247. maddesinin (3) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle ilgili kararın iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapılmıştır.

Anayasa Mahkemesi’nin 22/3/2023 tarih ve E:2022/145 sayılı kararıyla da; kuralın, kaçak sanık hakkında iddianamenin kabulü ile başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar geçen evredeki işlemlerin -mahkûmiyet dışında bir hüküm verileceği durumlarda sanığın sorgusu yapılmadan da yargılamanın bitirilebilmesi dâhil- sanığın yokluğunda yapılmasına imkân tanımakla davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasına yönelik olduğu, belirli şartların gerçekleşmesi hâlinde kaçak sanığın yokluğunda kovuşturma evresinin yürütülmesini ve sorgusu yapılmadan mahkûmiyet dışındaki kararların verilmesini hüküm altına alan kuralın ulaşılmak istenen amacın gerçekleştirilmesi bakımından elverişli ve gerekli olmadığının söylenemeyeceği, itiraz konusu kural uyarınca sorgusu yapılmayan kaçak sanık hakkında mahkûmiyet dışındaki hükümlerden olan ceza verilmesine yer olmadığına ve güvenlik tedbirlerine hükmedilmesinin de mümkün olduğu, bu itibarla kaçak sanığın yokluğunda yapılan işlemlerin tekrarlanması veya verilen hükmün yeniden değerlendirilmesi bakımından bu devrenin de dikkate alınması gerektiği, anılan hüküm türlerinde sanığın iddianameye konu haksızlığı gerçekleştirdiği tespit edilmekte ancak ceza siyaseti gereği ceza verilemediği, suçun işlendiğinin sabit görüldüğü ancak ceza verilmesine yer olmadığına hükmedildiği durumlarda sanığın Anayasa’nın 38. maddesinde öngörülen masumiyetinin ortadan kalktığı, güvenlik tedbirlerine hükmedildiğinde ise sanık -masumiyetinin ortadan kalkması dışında- ayrıca yaptırıma maruz kaldığı, Mahkeme tarafından sorgusu yapılmayan kaçak sanığın eylemi veya suçu işlediğinin tespit edildiği hâllerde kurulan mahkûmiyet dışındaki hüküm nedeniyle sanığın başka yönlerden dezavantajlı konuma da düşebildiği, yargılamadan kaçan sanığın yokluğunda -mahkûmiyet de dâhil- hüküm verilmesinin, ilke olarak tek başına anayasal düzeyde adil yargılanma hakkına aykırılık oluşturmayacağı, ancak sanığın suç isnadı konusunda yeterince bilgilendirilmediğinin anlaşıldığı durumlarda, yokluğunda verilen hükme karşı ilk derecede veya kanun yolunda yeni bir değerlendirme yapılmasını isteme imkânına sahip olmasının gerektiği, kaçak sanık hakkında aleyhe sonuçlar doğurabilen mahkûmiyet dışındaki kararlar bakımından sanığın yargılamadan kaçmadığını ve/veya duruşmada hazır bulunma hakkından feragat etmediğini öne sürerek yeniden değerlendirme yapılmasına dair güvence bulunmaksızın sorgusu yapılmadan davanın bitirilebilmesine imkân tanınmasının adil yargılanma hakkına orantısız, dolayısıyla ölçüsüz bir sınırlama getirdiği gerekçeleriyle söz konusu hükmün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, ancak iptal kararının 9 ay sonra yürürlüğe gireceğine oybirliğiyle karar verilmiş olup, söz konusu iptal kararı gereğince artık mahkemelerce kaçak sanıklar hakkında yargılama yapılamayacak ve karar verilemeyecektir.


Yorum Yaz