İkrarı İle Suçunun Ortaya Çıkmasına Yardımda Bulunan Sanığa Etkin Pişmanlık Uygulanmaması

İkrarı İle Suçunun Ortaya Çıkmasına Yardımda Bulunan Sanığa Etkin Pişmanlık Uygulanmaması

İkrarı İle Suçunun Ortaya Çıkmasına Yardımda Bulunan Sanığa Etkin Pişmanlık Uygulanmaması

İkrarı ile suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunduğu anlaşıldığından, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun'un 192 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizdir.

KARARIN TAM METNİ:

Yargıtay 10. Ceza Dairesi

Esas No: 2020/18155

Karar No: 2023/880

Karar Tarihi: 09.02.2023

I. HUKUKÎ SÜREÇ

A. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının, 24.07.2013 tarihli ve 2013/15452 esas sayılı iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

B. Antalya 5. Sulh Ceza Mahkemesinin, 26.02.2014 tarihli ve 2013/592 Esas, 2014/166 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiş, kararın itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.

C. Sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Antalya 23. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.03.2016 tarihli ve 2015/228 Esas, 2016/149 Karar sayılı kararı ile sanık sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 50 nci maddesinin birinci fıkrası ve 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 6.000,00 TL adli para cezasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanığın temyiz isteği, kararın temyizen incelenmesine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin karar kesinleşen temyiz dışı sanık S. A.'un teslim ettiği kullanma sınırındaki uyuşturucu maddenin, sanık …'e ait olduğunun ikrarı ile sabit olduğu gerekçesiyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Sanık hakkında kurulan hüküm,

A. Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesi ve aynı Kanunun 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanun'un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesinin beşinci fıkrası ve aynı Kanunun 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Cumhuriyet Başsavcılığından ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;

  1. Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemişse, 6545 sayılı Kanun'un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,
  2. Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde hakkında, 6545 sayılı Kanun'un 85 inci maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesi çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,

B. 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'la 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle, 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan, \"kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır.\" hükmü gözetildiğinde, dosya kapsamına göre; sanığın Antalya Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğün de denetime başladığı, sanığın 24.07.2014 tarihli görüşmeye katılmaması üzerine, sanığa Antalya Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü tarafından 01.08.2014 tarihli uyarının tebliğ edilerek ihtarda bulunulduğu; sanığın uyarıdan sonra bir görüşmeye katıldığı, ancak 22.08.2014 tarihli görüşmeye katılmaması üzerine, sanığa yeni bir süre verilerek başvuru yapması konusunda ihtaratta bulunulmadan dosyasının kapatıldığının anlaşılması karşısında; ilk uyarıdan sonra da denetimli serbestlik tedbiri kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışan sanığın, \"22.08.2014 tarihli görüşmeye gelmemesinin’’ kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etme olarak kabul edilemeyeceği gözetilmeden mahkûmiyetine karar verilmesi,

C. Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının \"bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası\" olarak belirlendiği; 5271 sayılı Kanun'un hükümden sonra yürürlüğe giren 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesiyle başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan \"Basit Yargılama Usulü\" başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan \"Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.\" şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan \"01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.\" şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile, \"…kovuşturma evresine geçilmiş…\" ibaresinin, aynı bentte yer alan \"… basit yargılama usulü…\" yönünden Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, 5271 sayılı Kanun'da yapılan değişiklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun'un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre; \" mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.\" şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun'un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun'un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun \"Basit Yargılama Usulü\" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Kabule göre;

D. Suç konusu uyuşturucu maddenin aleyhinde yeterli delil bulunmadığı aşamada kendisine ait olduğu yönündeki ikrarı ile suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunduğu anlaşıldığından, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun'un 192 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

E. Sanık hakkında hükmedilen adli para cezasının, ödenmemesi halinde 5237 sayılı Kanun'un 52 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarı yerine, “ taksitlerden birisini zamanında ödememesi halinde geri kalan kısmının tamamının tahsil edilmesine ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine” denilmek suretiyle infazı kısıtlar biçimde karar verilmesi,

… Kriminal Polis Laboratuvarı’nca suç konusu uyuşturucu maddeden alınan şahit numunelerin müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Nedeniyle hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Antalya 23. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.03.2016 tarihli ve 2015/228 Esas, 2016/149 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, 09.02.2023 tarihinde karar verildi.

Hukukun her alanında uzman avukatlarımız tarafından yazılmış tüm hukuki makalelerimiz için:

https://www.dewpartnerss.com/makaleler/

Ankara YDA Center'da bulunan hukuk büromuz Dew Partners'te deneyimli, uzman avukatlarımız sizlere en doğru, çözüm odaklı hukuki desteği ve hukuk danışmanlığını sağlayacaktır. Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, Ceza Hukuku, Medeni Hukuk, Kişi Hukuku, Aile Hukuku, Miras Hukuku, Eşya Hukuku, Borçlar Hukuku, Ticaret Hukuku, Ticari İşletme Hukuku, Şirketler Hukuku, Kıymetli Evrak Hukuku, Deniz Ticareti Hukuku, Nakliye (Taşımacılık) Hukuku, Sigorta Hukuku, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Hukuku, İcra ve İflas Hukuku, Vergi Hukuku, Fikri Mülkiyet Hukuku, Telif Hukuku, Patent Hukuku, Marka Hukuku, Uluslararası Hukuk, Ceza Muhakemesi Hukuku, İş Hukuku, Kamu Hukuku, Özel Hukuk, Askeri Hukuk gibi hukukun tüm alt dallarında Medeni Davalar: Boşanma davası, Nafaka davası, Velayet davası, Mal paylaşım davası, Miras davası, Tazminat davası, İcra ve İflas davaları

Ceza Davaları: Cezai yargılamalar, Ceza mahkemesi davaları

İş Davaları: İşçi-işveren davaları, İş kazası davaları, İşçi alacakları davaları

Ticari Davalar: Ticaret hukuku çerçevesindeki uyuşmazlıklar

İdari Davalar: İdare hukuku çerçevesindeki uyuşmazlıklar, İdari yargı davaları

Anayasa Davaları: Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvurular

Aile Davaları: Evlat edinme davaları, Evlilik birliğinin iptali davaları

İcra ve İflas Davaları: Alacak tahsili davaları

Gayrimenkul Davaları: Tapu iptali ve tescil davaları, Ecrimisil davaları

Tüketici Davaları: Tüketici haklarından kaynaklanan uyuşmazlıklar

Fikri Mülkiyet Davaları: Marka davaları, Patent davaları, Telif hakkı davaları

İdare Hukuku Davaları: Kamu kurumlarına karşı açılan davalara ilişkin uyuşmazlıklar davaları için

Dew Partners Ankara Hukuk Bürosu  & Hukuki Danışmanlık ofisi her zaman yanınızda!


Yorum Yaz