SÜRESİNDE YAPILMAYAN FESİH BİLDİRİMİ

SÜRESİNDE YAPILMAYAN FESİH BİLDİRİMİ

SÜRESİNDE YAPILMAYAN FESİH BİLDİRİMİ
ÖZET: Kira sözleşmesinde geçersiz fesih “Sözleşmede veya kanunda belirtilen fesih
dönemine veya bildirim süresine uyulmamışsa, bildirim bir sonraki fesih dönemi için geçerli
olur.” hükmü gereği bir sonraki fesih dönemi için geçerli olur.
KARARIN TAM METNİ:
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/7129
Karar No: 2017/17713
Karar Tarihi: 14.12.2017
TBK'nın 328/son maddesine göre, "Sözleşmede veya kanunda belirtilen fesih dönemine veya
bildirim süresine uyulmamışsa, bildirim bir sonraki fesih dönemi için geçerli olur"
düzenlemesi bulunmakta olup, davalıya tebliğ edilen ihtar TBK’nın 328/son maddesi uyarınca
bir sonraki fesih dönemi için geçerli olacağından, fesih bildiriminin altı aylık kira döneminin
sonu için üç aylık fesih bildirim süresine uyularak yapıldığı ve davanın süresinde açıldığı
anlaşılmakla işin esasının incelenmesi gerekirken, davanın süre yönünden reddine karar
verilmesi isabetsizdir.
Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması
sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili
tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra,
dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı; davalının 24.03.1994 yılından itibaren sözlü kira sözleşmesi uyarınca kiracı
olduğunu, sözleşmenin belirsiz süreli olduğunu, 10 yıllık uzama süresinin dolduğunu ileri
sürerek, davalının tahliyesini istemiştir.
Davalı; davanın süresinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 24.09.2014-24.03.2015 dönemine göre ihtarın sürede olmadığı gerekçesiyle
davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 347.maddesi hükmüne göre, konut ve çatılı işyeri
kiralarında kiraya veren sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez.
Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının
bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla herhangi bir sebep
göstermeksizin sözleşmeye son verebilir. Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her
zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre
fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler.
6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun
Geçici 2.maddesi uyarınca, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce TBK’nun
347.maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde öngörülen kira sözleşmelerinde 10 yıllık
uzama süresi dolmamış olmakla birlikte geri kalan süre beş yıldan daha kısa olanlar hakkında

yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl, on yıllık uzama süresi dolmuş olanlar hakkında da
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl sonra uygulanacağı öngörülmüştür.
Olayımıza gelince; Davacı 24.03.1994 başlangıç tarihli sözlü kira sözleşmesine dayanarak
TBK'nun 347. maddesi gereğince sözleşmenin sona ermesi sebebiyle tahliye isteminde
bulunmuştur. Davalı sözleşmenin başlangıcına karşı çıkmamıştır. Bu durumda uyuşmazlığın
TBK'nun 347/2 maddesinde düzenlenen belirsiz süreli kira sözleşmesinin sona ermesi
hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
TBK'nun 347/2. Maddesi gereğince belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman,
kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih
bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilir. Davacı tarafından davalıya gönderilen 05.01.2015
tarihli ihtarı davalıya 09.01.2015 tarihinde tebliğ edilmiş dava ise 23.10.2015 tarihinde
açılmıştır.
TBK'nun 328/son maddesinde; "Sözleşmede veya kanunda belirtilen fesih dönemine veya
bildirim süresine uyulmamışsa, bildirim bir sonraki fesih dönemi için geçerli olur."
düzenlemesi bulunmaktadır. Bu durumda davalıya 09.01.2015 tarihinde tebliğ edilen ihtar
TBK'nun 328/son maddesi uyarınca bir sonraki fesih dönemi için geçerli olacağından, fesih
bildiriminin altı aylık kira döneminin sonu için üç aylık fesih bildirim süresine uyularak
yapıldığı ve davanın süresinde açıldığı anlaşılmakla işin esasının incelenmesi gerekirken,
davanın süre yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle 6100 Sayılı …ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici
3.madde hükmü gözetilerek HUMK’nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve
peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 6100 Sayılı HMK'nun
geçici madde 3 atfıyla 1086 Sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu
kapalı olmak üzere, 14.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Yorum Yaz