Hakem Ve Tahkim Kavramları İle İtiraz Hakem Heyetinin  Yargıtay Kararlarına Direnmesi Meselesi

Hakem Ve Tahkim Kavramları İle İtiraz Hakem Heyetinin  Yargıtay Kararlarına Direnmesi Meselesi

Bir hak üzerinde uyuşmazlığa düşen iki tarafın, anlaşarak, bu uyuşmazlığın çözümünü özel kişilere bırakmalarına ve uyuşmazlığın bu özel kişiler tarafından incelenip karara bağlanmasına tahkim; uyuşmazlığın çözümü kendilerine bırakılan bu özel kişilere ise hakem denir.

Hakemler, bağımsız, tarafsız gerçek kişilerdir, kural olarak uyuşmazlığın tarafı olan kişilerce seçilirler, uyuşmazlığı yargılama yoluyla çözerler. Tahkim yolu, tarafların doğmuş ya da doğabilecek bir uyuşmazlığı aralarındaki anlaşmaya göre hakem veya hakem kuruluna götürdükleri, özel bir yargılama faaliyetidir (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, Ankara 2001, C. VI, s. 5875; Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Ankara 2020, C.II, s. 1857).

Sigortacılıkta tahkim ise alternatif çözüm yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sistem ile Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği nezdinde kurulmuş olan Sigorta Tahkim Komisyonuna müracaat edilerek komisyon tarafından belirlenecek hakemler aracılığıyla sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında, sigorta sözleşmesinden veya güvence hesabından faydalanacak kişiler ile güvence hesabı arasında çıkan uyuşmazlıklar çözüme kavuşturulmaktadır.

Sigortacılıkta tahkim kavramı hukukumuza ilk defa 03.06.2007 tarihinde kabul edilerek 14.06.2007 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesi ile girmiştir. Bu maddenin 12. bendi ve ilgili diğer maddelerinde 29.06.2012 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 6327 sayılı Kanun ve 18.04.2013 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 6456 sayılı Kanun ile birtakım eklemeler ve değişiklikler yapılmıştır. Tahkim ile ilgili diğer düzenlemeler ise Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ile yapılmıştır.

Sigorta tahkimi ile iç tahkim arasında terminolojik benzerlik dışında her iki alternatif uyuşmazlık çözüm yönteminin en temel nitelikleri olan tahkim anlaşmasının varlığı, tarafların rolü, sürecin işleyişi, hakemlerin seçimi, davanın açılması, yargılama usulü, kararların verilmesi, kararlara karşı kanun yolları ve kurumsal yapı yönünden çok temel konularda birbirinden farklılıklar bulunmaktadır. Her iki sistem arasındaki farklılık ve özellikler Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 19.06.2020 tarihli ve 2019/4 E., 202071 K. sayılı kararında ayrıntılı bir şeklide açıklanmıştır.

Sigorta tahkim sisteminin kendine özgü kalıcı ve kurumsal bir yapısı bulunmaktadır. Sigorta tahkimi, zorunlu sigortalar dışında, sigorta kuruluşlarının iradi katılımı esasına dayanmaktadır. Sigortalı/hak sahipleri ise hiçbir şekilde, sigorta şirketleri ile yaşadığı bir uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurmak zorunda değildir. Eş söyleyişle Sigortacılık Kanununda yer alan tahkim, sisteme üye olan şirketler bakımından zorunluluk, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayanlar bakımından gönüllülük esasına dayanmaktadır (Karasu, Rauf: Yargıtay ve Sigorta Tahkimi İtiraz Hakem Heyeti Kararları Işığında Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, Ankara, 2016, s.136; Kabukçuoğlu Özer: Sigortacılık Kanunu Şerhi, İstanbul 2012, s. 29).

Bu sistem ile sigorta konusundaki uyuşmazlıkların uzman kişiler tarafından az maliyetle, hızlı ve adil şekilde çözüme kavuşturularak sigortacılık sektörüne olan güvenin artırılması amaçlanmış, bu kapsamda sistemin işleyişine özgü düzenlemeler getirilmiştir. Örneğin; Sigortacılık Kanununa göre hakem seçimi Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından yerine getirilir. Sigortacılık tahkiminde taraflar hakemleri serbestçe belirleyemezler. Sigorta tahkiminde görev yapacak hakemlerin Kanun’un 30/8 ve Tahkim Yönetmeliğinin 16. maddesindeki nitelikleri taşıması zorunlu tutulmuştur.

Hakemler hayat ve hayat dışı sigorta gruplarından sadece birinde görev yapacak şekilde önceden hazırlanmış listelere göre belirlenir. Hakemler, görevlendirildikleri tarihten itibaren en geç dört ay içinde karar vermek zorundadır. Ancak, bu süre tarafların açık ve yazılı muvafakatleriyle uzatılabilir.

Sigortacılık Kanunu’nun 30/23. maddesi “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun hükümleri, sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanır.” hükmüne haizdir. Hakem heyetince Hukuk Muhakemesi Kanunu’nda mahkemeler için öngörülen direnme kurumunun kıyas yoluyla hakemler içinde geçerli olduğu ileri sürülmüştür.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre direnme yetkisi devlet (ilk derece) mahkemelerinin ve istinaf mahkemelerinin tekelindedir. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 15. maddesine göre; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay dairelerinin bozma kararlarına karşı mahkemelerce verilen direnme kararlarını inceleyerek karar vermekle görevli kılınmıştır.

Hakemlerin direnmesini mümkün görmek, uyuşmazlığa düşen tarafların resmî yargıyı bırakarak, uyuşmazlığı bir an önce hallettirmek için anılan iradi alternatif yolunu seçmedeki amacına da aykırıdır (Özbay, İbrahim: Hakem Kararlarının Temyizi, Ankara 2004, s. 372 vd).

Sigortacılık Kanunu’nun sigorta konusundaki uyuşmazlıkların uzman kişiler tarafından az maliyetle, hızlı ve adil şekilde çözüme kavuşturularak sigortacılık sektörüne olan güvenin artırılması yönünde güttüğü gayeye de uygun düşmemektedir. Zira bozma kararından sonra sistemlerine göre yeniden seçilen hakemler bozma kapsamıyla sınırlı olarak inceleme yapmaktadır (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 23.10.1972 tarihli ve 1972/2 E., 1972/12 K. sayılı İBK kararı). Daha açık bir ifadeyle sigortacılıkta tahkim müessesesi hızlı ve adil çözüme ulaşmak hedeflenmiştir.

Sonuç olarak, itiraz hakem heyetinin Yargıtay kararlarına direnmesi mümkün değildir.


Yorum Yaz