İdari Eylemlerden Kaynaklanan Tam Yargı Davalarında İdareye Başvuru

İdari Eylemlerden Kaynaklanan Tam Yargı Davalarında İdareye Başvuru

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13. maddesinde;

"1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.

2. Görevli olmayan adli (…) yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmaz." hükmüne yer verilmiştir.

İdari eylem, idarenin yapmış olduğu hareket, yapmış olduğu davranıştır. İdarenin idari işlemler ve sözleşmeler dışında kalan tüm davranışlarına idari eylem denir. İdari eylemler, idari işlemin uygulanması şeklinde ortaya çıkabileceğ gibi (yıkım işleminin gerçekleştirilmesi) herhangi bir idari işleme dayanmadan doğrudan doğruya da (yola çukur açılması) ortaya çıkabilir. yapılan eylemler de idari eylem sayılır.

İdari eylemlerden dolayı hakları ihlal edilen kişiler, dava açmadan önce ilgili idareye başvurarak bir ön karar almaları zorunludur. Söz konusu zorunluluğa uyulmadan yani ilgili idareye başvuru yapılmadan dava açılması halinde, İdari Yargılama Usulü Kanununun 14/3. maddesi gereğince mahkemece mercine tevdi kararı verir. Yani dava dilekçesini ilgili idareye gönderir. Dava açma tarihi idareye başvuru tarihi olarak kabul edilir. Dava dilekçesini alan idarenin açık veya zımni ret işlemi üzerine ilgili şahıs, 60 günlük dava açma süresinde yeni bir dava dilekçesi ile, görevli ve yetkili idare mahkemesine başvurması gerekir. Ancak, ön karar süresi olan 1 ve 5 yıllık süreler dolduktan sonra, idareye başvurmadan doğrudan idari yargıda dava açılması halinde ise, mahkemece mercine tevdi kararı verilmeksizin doğrudan davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilir.

İdari eylemden hakkı ihlal edilmiş olan kişi, idari yargı yerine, adli yargı yerinde dava açması halinde ise, adli yargı mercince verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 30 gün içinde idari yargıda dava açması gerekir. Bu durumda ilgili idareye başvuru şartı aranmaz. Ancak adli yargı yerinde açılan davanın 1 ve 5 yıllık süreler içerisinde açılmış olması gerekmektedir. Öte yandan, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren otuz günlük süre dolduktan sonra idari yargı yerinde dava açılması halinde ise, idareye başvuru süresi olan 1 ve 5 yıllık süreler henüz geçmemiş ise, dava yine süresinde açılmış kabul edilir. Örneğin, deprem nedeniyle 06.02.2023 tarihinde evi yıkılan bir şahsın, evin yıkılmasında belediyenin denetim görevini gereği gibi yerine getirmemek suretiyle hizmet kusurunun olduğunu düşünerek ilgili belediyeye karşı asliye hukuk mahkemesinde açtığı tam yargı davasında, asliye hukuk mahkemesince verilen görevsizlik kararı 31.03.2023 tarihinde kesinleşmesine rağmen, kesinleşme tarihinden itibaren 30 günlük sürenin dolduğu 30.04.2023 tarihinden sonra 20.05.2023 tarihinde idari yargı yerinde dava açılması halinde, evin yıkılma tarihi olan 06.02.2023 tarihinden itibaren 1 yıllık süre henüz dolmadığından, davanın süresinde açıldığının kabulü gerekmektedir.

İlgili idareye yapılan başvurunun reddi üzerine idare mahkemesinde açılan davada, başvurunun reddine dair işlemin iptali istenilemez. Çünkü söz konusu işlem ön karar niteliğinde olduğundan, idari davaya konu olabilecek nitelikte kesin ve yürütülebilir nitelikte bir işlem değildir. Dava dilekçesinde sadece tazminat talebinde bulunulması gerekmektedir. Başvurunun reddine dair işlemin de iptalinin istenilmesi halinde mahkemece söz konusu işlem yönünden "incelenmeksizin ret" kararı verilir.

Yukarıda idari eylemlerden kaynaklanan tam yargı davalarında idareye başvuru konusu genel itibariyle açıklanmış olup bu hususlar somut olaya göre değişkenlik gösterebilmektedir. Bu nedenle hak kaybına uğramamak açısından avukat danışmanlığında hukuki sürecin yürütülmesi faydalı ve doğru olacaktır.


Yorum Yaz