4721 sayılı Türk Medeni Kanunu kişi olarak gerçek ve tüzel kişileri kabul etmiştir. Kişilere hak sahibi olabilme ve borç altına girebilme ehliyetini tanıyan hukuk düzeni, aynı zamanda onlara kişiliğini koruma fırsatı da sunmuştur. Koruma altına alınan bu değerlerin kapsamına, kişinin bedensel varlığında temellenen kişisel değerleri (hayat, vücut, bedensel ve ruhsal sağlık gibi) ve toplum içindeki yerine ve etkinliğine ilişkin dış değerleri (şeref, haysiyet, saygınlık, ekonomik hareket serbestliği, ad, onur, gizli ve özel hayat alanı gibi), kısaca kişinin kişi olması dolayısıyla ayrılmaz bir biçimde sahip olduğu bütün değerler dâhildir (ÖZSUNAY Ergun, Gerçek Kişilerin Hukuki Durumu, 4. B., İstanbul 1979, s. 97; SEROZAN Rona, “Kişilik Hakkının Korunmasıyla İlgili Bazı Düşünceler”, Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi (Kişilik Hakkının Korunması), Y. 11, S. 14, 1977, s. 93).
Bu çerçevede kişilik hakkı, kişi kavramını da içinde barındıran kişinin kişi olmasından ötürü sahip olduğu, hak ve fiil ehliyeti ile hukuk düzeninin korunmaya değer bulduğu maddi ve manevi kişisel değerler üzerindeki mutlak haktır.
Tüzel kişiler de hak ehliyetine ilişkin TMK m. 48 gereğince “Tüzel kişiler, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehildirler”. Görüldüğü üzere, kişinin hak sahibi olabilme ve borç altına girebilme ehliyeti olarak tanımlanabilecek hak ehliyetine, tüzel kişiler de kuruldukları andan itibaren bünyesine uygun düştüğü oranda sahiptir. Bu durum, tüzel kişilerin kendisini kuran ya da kendisinden yararlanan kişilerden bağımsız birer hak süjesi olarak hukuk hayatına katılabilmesinin bir gereğidir.
Madde metninden anlaşıldığı üzere, kanun koyucu ana kuralı tüzel kişilerin tam hak ehliyetine sahip olması şeklinde koymuş, ancak bazı haklara fiziki ve sosyal yapısı nedeniyle sahip olamayacağını vurgulamıştır. Dolayısıyla gerçek kişinin ve tüzel kişinin hak ehliyeti arasında bir nitelik değil, içerik farkı olduğunu kabul etmiştir. Buna göre, gerçek kişilere açık olan kamu hukuku ve özel hukuk kaynaklı bütün haklara ve borçlara kural olarak sahip olabilecek durumdaki tüzel kişiler, kişilik hakkına da sahip olabilecek ve bu hakka tanınan korumadan yararlanabilecektir.
Bununla birlikte kişilik hakkının sınırları malvarlığı haklarının aksine belli değildir, somut müdahalelere göre değişir. Bu bakımdan nelerin kişilik hakkından sayılıp sayılmayacağını halin ve zamanın icabına bırakmak gerekir. Bu tespiti ise hakimler somut olayın özelliklerini nazara alarak yapacaklardır (DURAL Mustafa / ÖĞÜZ Tufan, Türk Özel Hukuku, Kişiler Hukuku, İstanbul 2006, s. 95).
Bu kapsamda, tüzel kişinin ekonomik faaliyetini yürütürken kazandığı saygınlık, onun kişisel değerleri içinde yer alır. Ticari şeref ve haysiyetin çiğnenmesi, onun ekonomik yaşam içindeki yerini ve durumunu sarsabilir. Tüzel kişinin kişilik haklarından olan onur ve saygınlığı onun korunan değerlerinin başında gelir. Bu nedenle tüzel kişi onur ve saygınlığından vazgeçemeyeceği gibi, bu değerlerini hukuka ve ahlaka aykırı olarak da sınırlayamaz. Ekonomik itibar da tüzel kişinin şeref ve haysiyetinin bir görüntüsüdür. Tüzel kişinin ekonomik faaliyetleri de toplum tarafından değerlendirilmektedir. Tüzel kişiliğe sahip bir şirketin ödeme gücüne ilişkin değerlendirmeler, o tüzel kişinin toplumsal şeref ve haysiyeti ile yakından ilgilidir. Kredi, toplum tarafından ödeme gücü ile ilgili olarak izafe edilen bir değer olması nedeniyle, bu değeri azaltan veya ortadan kaldıran kişiliği ihlale yönelik açıklamalar şeref ve haysiyete tecavüz niteliği taşır.
Kişilik haklarına saldırı halinde kişilik hakkı ister gerçek kişi isterse tüzel kişi olsun Devlete karşı Anayasa hükümleri ile idareye karşı idare hukuku hükümleri ile suç teşkil eden tecavüzlere karşı ise ceza hukuku hükümleri ile korunmuştur. Kişilik hakkının korunmasına ilişkin Medeni Kanun’daki ana düzenleme TMK m. 23 ve m. 24’te hüküm altına alınmıştır. TMK m. 23 hak sahibi tarafından vazgeçilmesine ya da aşırı sınırlanmasına karşı kişilik hakkını korurken, TMK m. 24 kişilik hakkına yönelebilecek saldırılara karşı koruma sağlar. Konuya ilişkin diğer bir temel düzenleme olan 818 sayılı BK m. 49’da (6098 sayılı TBK m. 58) ise, kişilik hakkı tecavüze uğrayan kişinin manevi tazminat talebi düzenleme altına alınmıştır.
Kişilik haklarının korunması için açılabilecek davalardan manevi tazminat davası genel olarak kabul edilen görüşe göre kişiliğe yönelik saldırı sebebiyle uğranılan manevi zararın, saldırı sebebiyle duyulan acı, elem ve ızdırabın tatmin edilerek giderilmesi amacıyla kişiye tanınan davadır. Manevi tazminat konusu mevzuatımızda, kişilik hakkı ihlallerinde istenebileceğini belirten MK m. 25 ve manevi tazminat davasının koşullarını belirleyen genel hüküm niteliğindeki BK m. 49 (6098 sayılı TBK m. 58) haricinde, bazı özel hükümlerde de geçmektedir.
Tüzel kişilerin manevi tazminat talep edip edemeyeceği tartışmalı olmakla birlikte hukuk düzeni tüzel kişileri hukuk sujesi olarak tanıdığına ve onlara ad, şeref ve itibar gibi kişisel varlıklar bahşedilmiş olduğuna göre, kişisel varlıklara yapılan saldırı nedeniyle elem ve ızdırap duymayacaklarından söz edilerek tüzel kişilerin manevî tazminat adı ile bir paranın ödetilmesi davası açamayacaklarını kabul etmek yasa koyucunun amacına aykırı düşecektir.
Gerek Medenî Kanun ve gerekse Borçlar Kanunu yalnız gerçek kişilerin değil, aynı zamanda tüzel kişilerin de kişisel haklarını korumaktadır. Günümüzde doktrin ve Yargıtay tarafından yaygın olarak benimsenen görüş, gerçek kişilere özgü olanlar dışında kalan kişilik haklarında tüzel kişilerin de manevi zarara uğrayabileceğini ve bu nedenle manevi tazminat talebinde bulunabileceğini kabul etmektedir (Dural / Öğüz, a.g.e., s. 233; SAYMEN Ferit H., “Kimler Manevi Tazminat Talep Edebilir?”, İÜHFM (Manevi Tazminat), Y. 1940, S. 6, s. 126 – 142; KARAHASAN Mustafa Reşit, Tazminat Hukuku, 1996, s. 967-968; GÜRSOY Kemal Tahir, “Manevi Zarar ve Tazmini”, AÜHFD., C. 30, S. 1- 4, s. 12).
Yukarıda tüzel kişilerin manevi tazminat talebi konusu genel itibariyle açıklanmış olup bu hususlar somut olaya göre değişkenlik gösterebilmektedir. Bu nedenle hak kaybına uğramamak açısından avukat danışmanlığında hukuki sürecin yürütülmesi faydalı ve doğru olacaktır.
Ankara YDA Center’da bulunan hukuk büromuzda Tüzel Kişiler Manevi Tazminat Talep Edebilir Mİ? konusunu inceledik. Tüm hukuki problemleriniz veya danışmanlık ihtiyacınız için bize, sitemiz üzerinden, telefon numaramızdan veya sosyal medya kanallarımızdan ulaşınız.
Ankara'da Hukuki Sorunlarınızı Çözecek Uzman Avukatlar!
Ankara Boşanma Avukatı, Ankara Ceza Avukatı, Ankara Miras Avukatı ve Daha Fazlası!
Hukuki sorunlarla başa çıkmak, karmaşık ve zorlayıcı bir süreç olabilir. Neyse ki, DewPartners olarak Ankara'nın önde gelen hukuk bürolarından biriyiz ve sizin yanınızdayız! Ankara'da farklı dava türleri ve hukuki ihtiyaçlarınız için uzmanlaşmış avukatlarımızla, adil bir yargılama süreci ve haklarınızın en iyi şekilde korunması için hizmet sunuyoruz.
Ankara Boşanma Avukatı: Boşanma süreci, hem duygusal hem de hukuki olarak zorlayıcı olabilir. DewPartners'ın uzman boşanma avukatları, sizinle birlikte çalışarak çocuk velayeti, maddi tazminat ve mal paylaşımı gibi önemli konularda size yol gösterecektir. Ankara'da en iyi boşanma avukatı arayışınızı sonlandırmak için buradayız!
Ankara Ceza Avukatı: Ceza davalarında, adil bir savunma için güvenebileceğiniz uzman bir avukata ihtiyacınız vardır. DewPartners olarak, sizin haklarınızı savunmak ve cezanızda indirime gidilmesi için çaba gösteriyoruz. Suç kapsamları ve ceza türleri hakkında bilgi almak, sizin için en iyi sonucu almanıza yardımcı olacaktır.
Ankara Miras Avukatı: Miras hukuku konularında, mirasçılık belirleme ve mirasın paylaştırılması gibi süreçlerde size rehberlik ediyoruz. Maddi tazminat davası nasıl açılır veya miras davası nasıl açılır gibi konularda bilgi almak ve en iyi hukuki danışmanlığı almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Ankara İcra Avukatı ve Malpraktis Avukatı: Finansal anlamda sıkıntılarla başa çıkmak veya sağlık hatalarından kaynaklanan zararları telafi etmek için uzmanlaşmış avukatlarımızla birlikte çalışabilirsiniz. İcra işlemleri ve malpraktis davaları konusunda en iyi hukuki destek için bize başvurun.
Hukuki Danışmanlık ve Profesyonel Destek: Ankara'da çeşitli hukuki ihtiyaçlarınız için, en iyi avukatlarımızla size özel hukuki danışmanlık hizmeti sunuyoruz. Çankaya avukat veya Yenimahalle avukat gibi bölgelerde hukuki hizmetlerimizi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Duruşmada ne söylenir ve hakime nasıl davranılır gibi konularda size rehberlik ediyoruz. Ayrıca, iflas nasıl açıklanır ve mahkemem ne zaman gibi sorularınızı yanıtlıyoruz.
Ankara Sulh Ceza Mahkemesi ve Ankara Aile Mahkemesi: Ankara'daki sulh ceza mahkemeleri ve aile mahkemelerinde, deneyimli avukatlarımızla adil bir yargılama süreci sağlamak için yanınızdayız. Malpraktis davaları ve malpraktis nedir gibi karmaşık konuları anlamak için size uzman desteği sağlıyoruz.
DewPartners olarak, sizin yanınızda olmak ve hukuki sorunlarınıza çözüm bulmak için buradayız. Avukat arıyorum diyorsanız, hukuki ihtiyaçlarınıza en iyi çözümler için bize başvurun. Uzman avukat kadromuzla, hukuki mücadelelerinizi başarıyla sonuçlandırmak için hazırız!