İdarenin Takdir Yetkisinin Denetlenmesi

İdarenin Takdir Yetkisinin Denetlenmesi

I- Genel Açıklamalar
İdareler, kamusal faaliyetlerini kamu gücünü kullanarak idari işlem, idari eylem ya da idari sözleşmelerle yerine getirmektedirler. İdarelere belli bir kararı alıp almamak veya kanunda öngörülen değişik çözümler arasında bir seçim yapmak konusunda tanınan serbestiye takdir yetkisi denir. Bu yetki, keyfi bir hareket yetkisi olmayıp, ancak mevzuatın belirlediği alan içerisinde hukuka uygun bir şekilde kullanılabilir. Takdir yetkisine dayalı işlemlerin hukukun belirlediği sınırlar ile kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun şekilde objektif, makul ve geçerli neden ve gerekçelere dayalı olarak tesis edilmesi gerektiği idare hukukunun en temel ilkesidir. İdareye bir işlem tesis ederken takdir yetkisinin tanınması, aslında idareye o işlem ile ilgili en yerinde kararı alma yükümlülüğünü de yükler. İdare, takdir yetkisini kullanırken en yerinde kararı almak zorundadır. Böylece, alacağı kararın yerindeliğini takdir etme yetkisi, en yerinde ve makul kararı alma yükümlülüğüne dönüşür. İdareye takdir yetkisi tanınırken, idarenin yerinde karar alma konusunda yeterli olduğu düşünülür. Böylece idarenin işlem tesis ederken kendine güvenmesi sağlanır. İşte bu noktada, idarenin tesis ettiği işlemlerin denetiminin varacağı nokta önem taşımaktadır. İdarenin işlemleri denetlenirken, takdir yetkisine dayanarak tesis ettiği işlemlerin yerindeliğinin denetimi alanına girilmemesi gerekir.
II- Takdir Yetkisinin Kullanılabileceği Durumlar
Mevzuatımızda idarelere değişik şekillerde takdir yetkisi tanınmıştır. Takdir yetkisi,  kanunla açıkça verilebildiği gibi bazı belirsiz durumlarda idarelere “değerlendirme” imkanı verilmek suretiyle de  tanınmış bulunabilir. İlgili mevzuatta, belli şart ve durumların gerçekleşmesi halinde belli bir kararı alıp almama veya değişik çözümler arasından birisini seçmek konusunda idareye bir tercih imkanı tanınıyorsa, bu düzenlemenin idareye takdir yetkisi tanıdığı kabul edilir. Kanunlarda, emredici kelimeler yerine “verebilir”, “edilebilir”, “atayabilir”, “görevlendirilebilir”  gibi yetki verdiği makama yapmak ya da yapmamak konusunda bir seçim imkanı tanıyan ibarelere yer verilmek suretiyle idarelere takdir yetkisi tanınmaktadır. Örneğin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 122’nci maddesine göre; “Görevinde olağanüstü gayret ve çalışması ile başarı sağlayan memurlara merkezde atamaya yetkili amirler, illerde valiler ve kaymakamlar tarafından takdirname verilebilir.” hükmünde takdirname verilmesi hususunda yetkililere takdir yetkisi tanınmıştır. İdare bu konuda yargı kararıyla zorlanamaz. İdarenin görev ve yetkilerini düzenleyen kanunlarda, idarenin yetkisini kullanışına ilişkin “kamu yararı”, “genel ahlak”, “kamu hizmeti” ve "hizmet gerekleri"  gibi belirsiz kavramlara yer verilmiş olabilir. İdari işlemlerin amacı kanunlarda açıkça belirtilsin ya da belirtilmesin, mutlaka kamu yararına yönelik olmalıdır. İdare, kişisel bir çıkar güderek işlemlerini yerine getiremez. İdari işlem tesis eden kişinin, işlemin amacı kanunda ifade edilmese bile, kamu yararı amacını gütmesi gerektiği tartışılmaz bir konudur. Dolayısıyla, idarenin tesis ettiği işlemin amacını belirleme konusunda takdir yetkisinin olduğu düşünülemez.        
III- Takdir Yetkisinin Yargısal Denetimi
Anayasanın 125. maddesinde; “Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.” hükmüne yer verilmiş olup, İYUK’nun 2. maddesinde ise, “İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.” hükmüne yer verilmiştir. İdare edilenlerin hukuki güven içinde bulundukları ve idarenin eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistem olan hukuk devleti, idarenin eylem ve işlemlerinin denetimi ile doğrudan ilişkilidir. Hukuk devletinin bir gereği olarak idare, eylem ve işlemleri dolayısıyla denetime tabi tutulmalıdır. Bu denetim, hem kamu gücünü elinde bulunduran idarenin keyfi davranışlarını önlemek için hem de idare edilenlerin idari işlem tesis edenlere karşı güvenini sağlamak için gereklidir. Bir idari işlemin geçerli bir işlem olabilmesi için ilk olarak hukuka uygun olması gerekir. İkinci olarak da yerinde ve ihtiyaca uygun bir işlem olması gerekir. İdarenin hukuka uygun işlem yapması bir zorunluluktur ve bu konuda idarenin bir seçim yapması mümkün değildir. Kanunda işlem ya da faaliyete ilişkin düzenleme nasılsa idare ona göre hareket edecektir. Yerindelik alanında ise, mevcut hukuk kurallarını somut olaya uygulayacak idarenin, uygulayacağı alanda hareket serbestisi varsa, somut olayda en makul en yerinde çözüm ne ise ona göre hareket etmesi gerekecek ve bu hareket şeklini seçerken de iradesi serbest olacaktır. Takdir yetkisi, her ne kadar idareye serbest hareket etme imkânı sağlasa da, bu yetkiye dayanılarak yapılan işlemler doğrudan yargı denetimi dışında bırakılamaz. İdari yargılamada, ilk önce işlemin hukuki yönden sakat olup olmadığına bakılır. Eğer hukuki şartlara uygun olarak yapılmış bir işlem varsa daha sonra işlemin bağlı yetki ya da takdir yetkisinin alanına girip girmediğine bakılır. İşlem bağlı yetkiye dayalı bir işlemse, bu işlem kanunda nasıl emredildiyse o şekilde tesis edilmek zorundadır ve yargı organı tarafından işlemin, kanunda geçen ifadeye uygunluğu denetlenir. Buraya kadar yapılan denetim hukukilik denetimidir. Fakat işlem, takdir yetkisine dayanılarak gerçekleştirilmiş bir işlemse, yargı yeri idarenin takdirini denetlememelidir. Böyle bir halde yapılacak denetim idarenin aldığı kararın yerindeliğini denetlemek anlamına gelir. Takdir yetkisine sahip olan idare, yükümlü olduğu bir kamu hizmetini ifa ederken hizmetin gereklerini belirlemek, hizmet için en yerinde olanın ne olduğunu seçmek ve takdir etmek, kanunun verdiği yetkiye bağlı olarak şartların oluşması halinde harekete geçip geçmemek ya da ne zaman ve nerde harekete geçileceğini tespit etmek hakkına sahiptir. Bu sebeple, idari yargıda, takdir yetkisine dayanılarak yapılan işlemin yerindeliğinin denetimi yapılamaz. Yukarıda idarenin takdir yetkisinin denetlenmesi konusu genel itibariyle açıklanmış olup bu hususlar somut olaya göre değişkenlik gösterebilmektedir. Bu nedenle hak kaybına uğramamak açısından avukat danışmanlığında hukuki sürecin yürütülmesi faydalı ve doğru olacaktır. Anahtar Kelimeler: İdari Yargı, İdarenin Takdir Yetkisi, Denetleme, İdarenin Takdir Yetkisinin Denetlenmesi, Takdir Yetkisi, Kamu Yararı, Genel Ahlak, Kamu Hizmeti, Hizmet Gerekleri

Yorum Yaz