A- Görev ve Yetki
I- Genel Açıklamalar
2577 sayılı Kanunun 14. maddesinin üçüncü fıkrasında, ilk incelemenin kimler tarafından, hangi yöntemlerle, ne kadar zaman içerisinde yapılacağı ve dilekçelerde kanuna aykırılık saptanması durumunda hangi işlemlerin yapılacağı düzenlenmiş olup, dilekçeler üzerine ilk incelemede dava dilekçelerinin;
İdari yargıda ilk inceleme, dava dilekçesinin kayda girmesinden sonra yapılır. İlk incelemeyi yapan üye/tetkik hakimi ilk inceleme konusu hususlara dair sorun görmezse, dilekçe idarenin savunması alınmak üzere tebligata çıkarılır. İlk inceleme yönünden bir sorun tespit edilirse dilekçe idare mahkemesi heyetine sunulur ve idare mahkemesi bu konuda bir karar verir.
İlk inceleme yönünden yapılan değerlendirmede, kanun maddesinde belirtilen sıralamaya göre inceleme yapılır. Yani dava dilekçesi önce maddenin birinci bendinde belirtilen "görev ve yetki" yönünden incelenir ve bu aşamada bir sıkıntı yoksa ikinci bentte belirtilen "idari merci tecavüzü" yönünden incelenir. Örneğin, dava hem idari yargının görevine girmiyor hem de ehliyetli olmayan şahıs tarafından açılmışsa, ehliyet hususuna girmeden sadece görev yönüyle incelenir ve görev ret kararı verilir. Buradaki amaç zaten idari yargının görevine girmeyen bir konuda ehliyet yönüyle değerlendirme yapılamayacağı mantığıdır. Bu inceleme maddenin son bendinde belirtilen "3 ve 5. maddelere uygun olup olmadığı" yönünden yapılacak incelemeye kadar aynı mantıkla yapılarak devam edilir. İlk incelemeye ilişkin bir husus, sadece dava açıldıktan hemen sonraki ilk inceleme aşamasında değil, davanın her aşamasında (kanun yolları dahil) ileri sürülebilir (ya da resen dikkate alınabilir).
Biz bu makalemizde, ilk inceleme konularından, "görev ve yetki" konusunu irdeleyeceğiz.
II- "Görev" Yönünden İlk İnceleme Yapılması
1. İdari Yargının Görev Alanına Girmeyen Konular Yönünden İlk İnceleme
Ortaya çıkan bir uyuşmazlığın hangi yargı düzeni içerisinde ve sözkonusu yargı düzeninde yer alan hangi mahkemece çözümleneceği görev kuralları ile belirlenmektedir. Daha açık bir ifadeyle, görev kavramı, belli bir davanın hangi yargı düzeninde ve söz konusu yargı düzeni içerisinde hangi mahkeme tarafından çözümleneceğini anlatmak üzere kullanılmaktadır.
İdari yargı, idari makamların (Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin) kamu hukuku alanındaki faaliyetlerinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesi ile uğraşır.
Genel olarak idari yargıda görülen davalara, “idari dava” denilmektedir. Bunlar, idarenin idare hukukuna dayanarak yaptığı eylem ve işlemlerden doğan davalardır.235 İdari dava türleri, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde sayma yolu ile belirtilmiştir. Buna göre idari davalar;
a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardan meydana gelmektedir. Görüldüğü üzere idari davalar üç türe ayrılmakta olup bu dava türleri sınırlayıcıdır.
İdari yargı rejiminin benimsendiği ülkelerde idari nitelikteki uyuşmazlıkların yani kamu kurum ve kuruluşları tarafından tesis edilen işlemlerden veya eylemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların genel kural uyarınca idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği açıktır. Ancak, bazı hallerde işlem veya eylem amu kurum ve kuruluşları tarafından gerçekleştirilmiş olsa bile kanunla adli yargının görevlendirildiği hallerde artık idari yargı mercileri görevli olmayıp doğrudan adli yargı yerlerinde dava açılması gerekmektedir. Örneğin;
İdarenin Hukuk Dışı Eylemlerinden (Haksız Fiil) Kaynaklanan Uyuşmazlıklar İdari yargı merci yaptığı ilk inceleme neticesinde veya sonraki aşamalarda, davanın adli yargının görevine girdiğini tespit etmesi halinde görev ret kararı verip, kararı taraflara tebliğe çıkarır. Dava dosyasını adli yargı yerine gönderme gibi bir durum söz konusu değildir. Bu karar üzerine davacının adli yargı yerinde dava açması gerekmektedir.
Bazı durumlarda, idari yargı ile adli yargı arasında görev uyuşmazlıkları çıkmaktadır. Bir davanın hangi yargı kolundaki Mahkemede görüleceği hakkında iki yargı koluna dahil iki Mahkeme arasında çıkan uyuşmazlığa yargı yolu (görev uyuşmazlığı) denilmektedir. Ülkemiz açısından, aynı yargı düzeni içindeki görev uyuşmazlıklarını o yargı düzeninin tepesinde yer alan yargı yeri çözmekte olup ayrı yargı düzenleri arasında çıkan görev uyuşmazlıklarını ise bu iş için kurulmuş olan Uyuşmazlık Mahkemesi çözmektedir.
Ayrı yargı düzenleri arasında çıkan görev uyuşmazlıkları olumlu görev uyuşmazlığı ve olumsuz görev uyuşmazlığıdır. Olumlu görev uyuşmazlığı, her iki yargı kolunun da kendisini görevli kabul etmesi halinde olur. Açılmış bir davada karşı tarafın görevsizlik itirazının mahkemece reddedilmesi halinde ortaya çıkar. Mahkemenin kendini görevli görmesi halinde yani görevsizlik itirazını reddetmesi halinde, görevsizlik itirazında bulunan taraf, görevli olduğunu düşündüğü yargı koluna başvurarak olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasını talep eder.
Olumsuz görev uyuşmazlığında ise, her iki yargı kolunun da kendisini görevsiz görmesidir. Bunun için her iki yargı kolu tarafından görevsizlik kararı verilmiş olması ve bu kararların kesinleşmiş olması gerekmektedir. Görev uyuşmazlığı, son görevsizlik kararını veren yargı yerine verilecek dilekçeyle çıkarılır ve söz konusu dilekçede dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesi talep edilir.
2. İdari Yargının Görev Alanına Girmekle Birlikte İdari Yargı Yerleri Arasında Ortaya Çıkan Görev Uyuşmazlıkları
Yönünden İlk İnceleme
2577 sayılı İYUK’un 15/1-a. maddesinde yer alan hükme göre idari yargı düzeni içinde görevsiz yargı yerinde açılan davada Mahkeme, görev yönünden davayı reddederek dosyayı kendince görevli bulduğu idari yargı yerine gönderir.
İlk davanın açıldığı idari yerinin kendisini görevsiz görmesi üzerine verilen davanın reddi yolundaki karar sonrası dava dosyasının gönderildiği Mahkeme de aynı şekilde kendisini görevsiz görür ve bu nedenle davanın reddine karar vermesi nedeniyle doğacak görev uyuşmazlığı hakkında 2577 sayılı İYUK’un 43. maddesinin 1. fıkrasının b. bendi uyarınca işlem yapılır. Bu gibi durumlarda uyuşmazlık aşağıdaki gibi giderilir;
İdari yargı alanında ilk derece Mahkemeleri arasındaki görev uyuşmazlığı normal olarak İdare Mahkemeleri ile Vergi Mahkemeleri arasında olmaktadır. Bu gibi durumlarda ilgili Mahkeme tarafından görevsizlik kararı verilmesi üzerine dava dosyası görevli sayılan Mahkemeye gönderilir. Görevsizlik nedeniyle dosyanın gönderildiği Mahkeme de kendisini görevsiz sayarsa görev uyuşmazlığı doğmuş olur.
İdare ve Vergi Mahkemeleri ile Danıştay arasında görev uyuşmazlığının çıkması durumunda, İdare ve Vergi Mahkemeleri, davanın Danıştay'ın görevi içinde olduğu inancı ile görevsizlik kararı verdiklerinde, dosya Danıştay'a gönderilir. Danıştay kendini görevli görürse, davayı sonuçlandırır; eğer İdare veya Vergi Mahkemesini görevli görürse, dosyayı İdare veya Vergi Mahkemesine gönderir.
Danıştay'ın bu konuda verdiği kararlar kesindir (İYUK m 43/3). İdare ve Vergi Mahkemeleri bu karara uymak zorundadırlar.
III- "Yetki" Yönünden İlk İnceleme
Yetki, bir davanın coğrafi bakımdan hangi yerdeki mahkeme tarafından görüleceğinin belirlenmesine ilişkindir. İdari yargı kolunda Danıştay ve vergi mahkemeleri özel görevli, idare mahkemeleri ise genel görevli mahkemelerdir.
2577 sayılı Kanunun 32. maddesinde; “1. Göreve ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla bu Kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir. ” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanunun 33. maddesinde ise;
"1. Kamu görevlilerinin atanması ve nakilleri ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlilerinin yeni veya eski görev yeri idare mahkemesidir.
Aynı Kanunun 34. maddesinde;
"1. İmar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mahkeme taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesidir.
2. Köy, belediye ve özel idareleri ilgilendiren mevzuatın uygulanmasına ilişkin davalarla sınır uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme, mülki idari birimin, köy, belediye veya mahallenin bulunduğu yahut yeni bağlandığı yer idare mahkemesidir.” hükmüne yer verilmiş olup, 36. maddesinde de; “İdari sözleşmelerden doğanlar dışında kalan tam yargı davalarında yetkili mahkeme, sırasıyla:
a) Zararı doğuran idari uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili,
b) Zarar, bayındırlık ve ulaştırma gibi bir hizmetten veya idarenin herhangi bir eyleminden doğmuş ise, hizmetin görüldüğü veya eylemin yapıldığı yer,
c) Diğer hallerde davacının ikametgahının bulunduğu yer İdari mahkemesidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere;
Mahkemelerin kendisini yetkisiz görmesi halinde, yetki ret kararı vererek dosyayı yetkili gördüğü mahkemeye gönderir. Dosyanın gönderildiği yer mahkemesinin de kendisini yetkisiz görmesi halinde, yetki ret kararı vererek yetki uyuşmazlığının çözümü için dosyayı ilgili merciye gönderir. Yetki uyuşmazlığı da tıpkı idari yargının kendi içindeki görev uyuşmazlığının giderilmesinde olduğu gibi, yetkisizlik kararını veren Mahkemelerin, aynı Bölge İdare Mahkemesinin yargı çevresinde bulunması halinde Bölge İdare Mahkemesi’nce; ayrı Bölge İdare Mahkemelerinin yargı çevresinde bulunması halinde ise Danıştay tarafından kesin olarak giderilir ve yetkili Mahkeme belirtilerek dosya yetkili mahkemeye gönderilir.