Israrlı Takip Suçu

Israrlı Takip Suçu

Israrlı takip suçu, TCK’nın kişilere karşı suçlar kısmının hürriyete karşı suçlar bölümünde m. 123/A ile hüküm altına alınmıştır. Madde metni:
“MADDE 123/A-
(1) Israrlı bir şekilde; fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Suçun; a) Çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi, b) Mağdurun okulunu, işyerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması, c) Hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi, halinde faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

(3) Bu maddede düzenlenen suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.” şeklindedir.

Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin (İstanbul Sözleşmesi) 34. maddesinde de ısrarlı takip, “başka bir şahsa yönelik olarak gerçekleştirilen ve bu şahsı, şahsın kendisini güvende hissetmesini önleyecek şekilde korkutacak, kasıtlı bir biçimde tekrarlanan tehditkâr davranışlar’’ şeklinde tanımlanmıştır.

“Israrlı takip” kavramı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmeden evvel bu kavrama Türk Hukuku’nda ilk kez 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu’nun “Amaç, kapsam ve temel ilkeler” başlıklı 1. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” hükmü ile yer verilmiştir. Kavramın tanımı ise, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliğinin “Tanımlar ve kısaltmalar” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (ş) bendinde bulunan; “Tek taraflı ısrarlı takip: Aralarında aile bağı veya ilişki bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, şiddet uygulayanın, şiddet mağduruna yönelik olarak, güvenliğinden endişe edecek şekilde fiziki veya psikolojik açıdan korku ve çaresizlik duygularına sebep olacak biçimde, içeriği ne olursa olsun fiili, sözlü, yazılı olarak ya da her türlü iletişim aracını kullanarak ve baskı altında tutarak her türlü tutum ve davranışı, ifade eder.” şeklindeki düzenlemede rastlanmıştır.

Türk Ceza Kanunu’na 12.05.2022 tarihli Kanun değişikliği ile ısrarlı takip suçuna vücut veren fiillerin ayrı bir suç olarak düzenlenmesine kadar, ısrarlı takip fiilleri kişilerin huzur ve sükununu bozma, cinsel taciz yahut özel hayatın ihlali suçlarından cezalandırılmaktaydı. Israrlı takibin ayrı ve bağımsız bir suç olmaması, özellikle sosyal medyadaki iltifatlar, arkadaşlık ve buluşma teklifleri gibi esasen cinsel özgürlüğü ihlal etmeyen davranışlar dahi cinsel taciz suçu kapsamında değerlendirilmekteydi.

Bu sebeple ısrarlı takip suçuna ilişkin yargı kararları Türk içtihatlarında henüz gelişmemiş olduğundan, makalemizde yer verilen yargı kararları ağırlıkta cinsel taciz ve kişilerin huzur ve sükûnunu bozma ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarına hüküm verilmiş metinlerden alıntılanmıştır.

MADDE GEREKÇESİNE GÖRE DÜZENLEMENİN AMACI

Madde gerekçesine göre düzenlemenin amacı; mağdurun maddi ve manevi kişiliğine veya vücut bütünlüğüne yönelik daha ağır fiiller ortaya çıkmadan önceki aşamada ısrarlı takip fiillerinin orantılı bir yaptırıma bağlanması; özellikle kadına yönelik şiddet içeren suçlar işlenmeden önce ısrarlı takip fiilleriyle etkin mücadele edilmesi ve bu yolla mağdurların daha etkin şekilde korunmasıdır.

Zira Türkiye’de her 10 kadından 3’ü hayatında en az bir kez ısrarlı takibe maruz kalmakta; acil durum çağrılarının yüzde 20'si ısrarlı takipten kaynaklanmaktadır. Yalnızca ülkemizde değil, tüm dünyada “stalking”, ciddi bir sorundur. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre kadın cinayetlerinin %76’sı, kadına şiddet davalarının da %67’sinin önceki aşamalarında belli bir süre ‘‘ısrarlı takip’’ fiili gözlenmiştir. Kadına yönelik şiddet fiillerinin davranış rotasında hazırlık aşamaları kısmında sıklıkla ısrarla takip davranışlarının görülmesi itibariyle; bu fiillerin bağımsız bir madde olarak yaptırıma bağlanması; kadına şiddet faillerini kadına yönelik şiddet fiillerini gerçekleştirmeden engelleme imkanı sağlamaktadır.

MADDİ UNSURU OLUŞTURAN SEÇİMLİK HAREKETLER

ISRAR UNSURU

Madde lafsında yer alan “ısrarlı bir şekilde temas kurmaya çalışmak” ifadelerinden, ısrarlı takip fiillerin gerçekleşmesi için ısrar unsuru arandığı anlaşılmaktadır. Israrlı şekilde temas kurma uğraşından; süreklilik niteliği taşıyan ısrarlı davranışlarıyla mağduru sistematik şekilde rahatsız etmesi anlaşılmalıdır. Failin mağdura ulaşmasını aranmamış, temas kurmaya çalışma uğraşları yeterli görülmüştür. Dolayısıyla, mağdur tarafından okunmamasına rağmen ona müteaddit kereler e-posta göndermek, mağdur cevapsız bıraksa da çok sayıda arama/çağrı, telesekretere mesajlar bırakmak ve sosyal medya mecralarında defalarca arkadaşlık isteği göndermek suç kapsamında değerlendirilebilecektir. Nitekim, madde gerekçesinde mektup, faks, kısa mesaj, e-posta, telefon, internet üzerinden oluşturulan programlar, uygulamalar ve sosyal mecralar gibi vasıtalarla temas kurulabileceğine ilişkin örnekler verilmiştir.

Israr unsuru ise gerek madde metninde gerekse madde gerekçesinde tanımlanmadığından geçmişten günümüze yargı kararları incelenerek ısrardan ne anlaşılması gerektiği ortaya konmalıdır.

Nitekim, Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2021/27098 Esas ve 2021/29961 Karar 22.12.2021 tarihli kararında “failin telefon etmesi, mağdurun evinin önüne gelmesi ve mağduru takip hareketlerini bir bütün olarak sürdürmesi” ısrar unsuru açısından yeterli görülmüştür.

Yargıtay 4.Ceza Dairesi’nin 2021/21142 Esas ve 2021/25277 Karar 25.10.2021 tarihli bir başka kararında ise ‘‘Sanık ile katılan arasındaki iletişim kayıtları getirtilerek, sanığın ne sıklıkla katılanı aradığı, konuşmaların ne kadar sürdüğü ve katılan tarafından karşılık bir aramanın olup olmadığı belirlendikten sonra ısrar unsurunun oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdiri gerektiğinin gözetilmemesi…’’ şeklinde hüküm kurularak, sıklıkla aranma halinin de ısrar unsuruna vücut vereceği ortaya konmuştur.

Dolayısıyla suça konu fiillerin istikrarlı olmadığı hallerde, madde lafsında aranan maddi unsuru taşımadığından ısrarlı takip suçu oluşmayacaktır. Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 02.07.2012 tarihli ve 29156/18027 sayılı kararı da bu yöndedir; “…oluş ve dosya kapsamına göre, sanığın müştekilerin bulunduğu evin önüne aracı ile gelerek gaza basmak suretiyle gürültü yapması şeklindeki eyleminde; süreklilik ve ısrarlı olma unsurlarının bulunmaması nedeniyle atılı suçun oluşmadığı, sanığın eyleminin bu haliyle 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 36. maddesinde yazılı bulunan ‘gürültü’ yapma kabahatini oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması” bozma sebebi sayılmıştır.

1) FİZİKEN TAKİP ETMEK

Mağdurun okulu, işyeri ve konutunun çevresinde, oturduğu semtte sokağının çevresinde dolanarak varlığını hissettirme, alışverişte çarşıda pazarda devamlı karşısına çıkmak da fiziken takip kapsamındadır.

2) TEMAS KURMAYA ÇALIŞMAK

A) HABERLEŞME VE İLETİŞİM ARAÇLARINI BİLİŞİM SİSTEMLERİNİ KULLANARAK TEMAS KURMAYA ÇALIŞMAK

Siber yolla yapılan ısrarlı takibin bugün fiziki takipten daha yaygın olduğu ve mağdurda bıraktığı rahatsızlık hissiyatı bakımından benzer sonuçlara yol açmasına rağmen, teknolojinin imkânlarını kullanarak bulunduğu yerden takip etmek ya da gözetlemek, ısrarlı takip suçunu oluşturmayacaktır -zira kanun failin ısrarlı temas kurmaya çalışırken araçlarını da belirlemiştir: 1) Haberleşme ve iletişim araçları 2) bilişim sistemleri 3) üçüncü kişiler. Bu yolla takibin yalnızca fiziken yahut iletişim ve haberleşme araçlarının kullanılarak sürdürüldüğü durumda ısrarlı takip suçunun oluşacağını ifade etmiştir.

Örneğin mağdurun dijital bir ağ üzerinden izlenmesi, GPS yazılım ile takip etmek, insansız hava aracı (drone) kullanarak izleme gibi davranışlar ısrarlı takip suçunu oluşturmayacak ‘‘özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar’’ çerçevesinde somut olaya göre değerlendirilecektir.

B) ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİ KULLANARAK TEMAS KURMAYA ÇALIŞMAK

NETİCE UNSURU

Suçun neticesi, mağdur üzerinde ‘‘ciddi bir huzursuzluk oluşması’’ ya da mağdurun ‘‘kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duyması’’ şeklinde tasvir edilerek suçun sırf hareket değil netice suçu olduğu ortaya konmuştur.

Bu cihetle ısrarla temas kurmaya uğraşmak olgusunun objektif varlığı ile yetinilmemiş; bu davranışların ısrarla yapılmasının mağduru ciddi huzursuzluğa ya da güvenlik açısından endişeye sevk etmesi aranmıştır. Objektif olarak ısrarlı takip oluşturabilecek davranışlar, sırf mağdurun bu hareketler neticesinde huzursuzluk veya endişe duymaması nedeniyle cezasız kalabilecektir.

Ciddi huzursuzluk:

Madde lafsındaki “ciddi huzursuzluk” tan anlaşılması gereken ısrarlı takibin mağdurun gündelik hayatın akışını etkilemesi, mağdurun psikolojisini bozması gibi tesirlerdir.

Mağdurun kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duyması bakımındansa mağdurun hayatını büyük ölçüde etkileyecek bir “ciddi endişe” durumu aranmamış, somut olarak mağdurun endişeye sevk edilmesi yeterli görülmüştür.

Mağdurun yakınlarından ise yalnızca aile bireyleri değil, kişisel olarak önem ve değer verdiği tüm çevresi anlaşılmaktadır.

SUÇUN MANEVİ UNSURLARI

1) Taksirle işlenmiş hareketler: Ayrıca ve açıkça düzenlenmediğinden, taksirle vücut verilmiş halinde yahut failin kastettiğinden daha ağır neticelerin doğduğu hallerde failin sorumluluğu doğmayacaktır.
2) Kast: Suç olası kastla yahut genel kastla işlenebilmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki; suçun manevi unsurunun oluşması açısından özel kast aranmamıştır. Dolayısıyla, fail ile mağdur arasında daha önceden var olan duygusal veya kişisel bir ilişki, fiili hukuka uygun hâle getirmeyeceğinden; Failin ısrarlı takibe vücut veren eylemleri mağduru tekrar ilişkiye ikna etmek amacıyla işlediği gerekçesiyle suç kastının bulunmadığı savunması yapılamayacaktır.

Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin 2014/2506 Esas ve 2015/9030 Karar 07.10.2015 tarihli kararındaki “Suç tarihinden önce gayri resmi birlikte yaşadığı katılanla ayrılan sanığın barışma teklifine olumsuz yanıt alması üzerine katılanı ısrarlı şekilde takip edip evinin etrafında dolaşmak ve gördüğü yerde evlenme teklif etmek suretiyle rahatsız ettiği tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından,” ifadeleri de bu yöndedir.

NİTELİKLİ HALLER

Çocuğa karşı işlenmesi:

Israrlı takibin, on sekiz yaşından küçüklere karşı ya da ayrılık kararı verilen veya boşanılan eşe karşı işlenmesi suçun nitelikli halini oluşturmaktadır. Akran ilişkisinde, örneğin; 16-17 yaşında liseli bir gencin okulundaki diğer bir öğrenciye karşı bu suçu işlemesi halinde bu nitelikli halin uygulanması anlamında bir engel bulunmamasına karşın; ceza adaletine uygun düşmeyecektir.

Ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi:

Mağdurla geçmişte duygusal bağı bulunan eski sevgili yahut eski nişanlının ağırlaştırıcı nitelikli hallere dahil edilmediğine dikkat edilmelidir.

Mağdurun okulunu, işyerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması:

Madde lafzında kısıtlamaya gidilmiş; çok önemli bir iş randevusunu/mülakatını kaçırmak, korkudan üniversite giriş gibi sonuçları madde lafsında bahsedilen işyeri değiştirme okulunu bırakma gibi kadar ağır olabilen zararlar bu kapsama alınmamıştır.

Hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi:

Maddede önleyici tedbir kararlar sayılmış ve bunların varlığına rağmen ısrarlı takip fiillerinin işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Dikkat edilmelidir ki; ‘‘korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemek’’ gibi 6284 sayılı Kanunun 5. Maddesinde sayılan diğer tedbirlerden uygulanan kişi, ısrarlı bir şekilde temas kurmaya çalışmak suretiyle ısrarlı takip suçunu işlediğinde nitelikli hal kapsamına girmeyecektir.

ZİNCİRLEME ŞEKİLDE İŞLENİP İŞLENEMEYECEĞİ SORUNU

TCK’nin 43/1. Maddesinde; bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedileceği belirtilmiştir. Israrlı takip suçunun maddi unsuru olan “ısrarlı şekilde temas kurmaya çalışmak” olgusu tabiatı gereği, suç konusu davranışa birden fazla gerçekleşmesi şartı yüklemektedir.

Israrla gerçekleştirilen davranışların tümü sıklık arz edeceğinden, 123/A’yı bir kez ihlal etme anlamına gelecektir. Madde lafsı ısrarı gerektirdiğinden, ısrarla tekrarlanan davranışlar zincirleme suça değil, bir bütün olarak tek suça vücut verecektir.

Bu sebeple suçun aynı kişiye birden fazla kez işlenmesi ve zincirleme suç uygulanması ancak tekrarlanan davranışların farklılık göstermesi durumunda mümkün olabilecektir. Örneğin bir süre farklı zamanlarda ve birden çok kez telefon etmek; farklı zamanlarda birden fazla kere yapılan hareketler kapsamında bir bütün olarak ısrar suçunun unsuru olarak kabul edildiğinden zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Ancak aramalardan sonuç alamayınca sonradan bir süre mail atarak, mesaj göndererek temas kurmaya uğraşmışsa zincirleme suç uygulanması mümkün olabilecektir.

İÇTİMA

Israrlı takip suçu huzur ve sükunu bozma suçunun özel bir halidir. Dolayısıyla kişi huzur ve sükun bozma suçuna dahil edilebilen fiili sebebiyle bir kez de ısrarlı takipten cezalandırılamayacaktır. Ancak Israrlı takip fiilleri, başka suçların oluşumuna sebep olmuşsa, fail bu suçlar nedeniyle ayrıca cezalandırılacaktır. Failin ısrarlı takip suçu ile birlikte ayrıca cezalandırılabileceği bazı suçlar şunlardır:

• Tehdit suçu,
• Hakaret suçu,
• Şantaj suçu,
• Kasten yaralama suçu,
• Cebir suçu.

Örneğin, mağduru defalarca telefonla aramış olmasına karşın mağdurun telefona cevap vermeyerek görüşmeyi reddetmesi üzerine hakaret içerikli mesaj atan kişi hakaret ve ısrarlı takip suçlarından ayrı ayrı; birden çok kez aramalarına ve mesajlarına cevap gelmeyince mağdurun konutuna giderek mağdura “seni mahvedeceğim” diyerek tokat atan fail; ısrarlı takip suçu, hakaret suçu, tehdit suçu ve kasten yaralama suçlarından ayrı ayrı cezalandırılacaktır.

Yukarıda ısrarlı takip suçu konusu genel itibariyle açıklanmış olup bu hususlar somut olaya göre değişkenlik gösterebilmektedir. Bu nedenle hak kaybına uğramamak açısından avukat danışmanlığında hukuki sürecin yürütülmesi faydalı ve doğru olacaktır.

KAYNAKÇA

Nüfus Etütleri Enstitüsü, Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması

KADEM 2014 “Kadına Yönelik Şiddet Ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesinde İstanbul Sözleşmesi” Çalıştay Raporu

Uyumaz, Alper, Akdağ İdris. ‘‘Türk Özel Hukukunda Şiddet ve Israrlı Takip Kavramı İle Israrlı Takip Mağdurunun Korunması’’. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi XIX/ 2, Nisan 2015.

Soygüt, M. Buket. ‘‘Kadına Yönelik Erkek Şiddetinin Önlenmesi Bağlamında Stalking (Israrlı Takip) ve Cezasızlık Sorunu’’. Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 5/1, Nisan-Mayıs 2020.

Ekici Şahin, Meral. ‘‘Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçu (TCK m.123)’’. Ceza Hukuku Dergisi, 8/23, Aralık 2013.


Yorum Yaz