İdari İşlemlerde Kanun Yolları, Mercileri Ve Başvuru Süresini Gösterme Zorunluluğu

İdari İşlemlerde Kanun Yolları, Mercileri Ve Başvuru Süresini Gösterme Zorunluluğu

I- Giriş

Anayasamızın 40/2. maddesinde; Devletin işlemlerinde, kişilerin hangi kanun yolları ve mercilerine başvuracağını ve başvuru sürelerini göstermek zorunda olduğu düzenlemesine yer verilmiş olup, bu hüküm gereğince yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının işlemlerinde; bu işlemlere karşı başvurulacak idari veya yargı mercileri ve kanun yolları ile sürelerini belirtmesi zorunludur. İdari işlemde başvuru yollarının gösterilmesi, idari işleme karşı başvuru hakkını kullanacak olan ilgilinin, ne şekilde hareket etmesi gerektiği bilgisinin, idare tarafından ilgiliye bildirilmesidir.

Mer'i mevzuatımızda dağınık bir şekilde bulunan hükümler nedeniyle idari işlemlerden menfaatleri etkilenen ilgililerin, dava açmadan önce söz konusu işlemlere karşı zorunlu idari başvuru yolunun bulunup bulunmadığını, hangi mahkemede ne kadar süre içerisinde dava açması gerektiğini bilmesi zordur.

II- İdari İşlemde Başvuru Yolu ve Süresinin Gösterilmemesi, Yargı Mercince İşlemin İptalini Gerektirecek Bir Şekil Eksikliği midir?

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde; bir idari işlem nedeniyle menfaati ihlal edilen kimse tarafından açılan iptal davasında mahkemenin, idari işlemi "yetki, şekil, sebep, konu ve maksat" yönleriyle inceleyip yargılama yapacağı hükmüne yer verilmiştir. İdari işlemlerin tesisinde, mevzuatta öngörülen şekil şartlarına uyulmaması söz konusu işlemin idari yargı yerince iptali sonucunu doğurmaktadır.

Ancak, tüm şekil aykırılıkları ilgili işlemin iptali sonucunu doğurmamakta olup, bir işlemin şekil yönünden iptali için şekil eksikliğinin asli bir eksiklik olması gerekmektedir. Danıştay içtihatları da bu yöndedir. Dolayısıyla asli olmayan bazı şekil noksanlıkları idari işlemin iptalini gerektirmemektedir.

İdari işlemde başvuru yolu ve süresinin gösterilmemesi, yargı mercince işlemin iptalini gerektirecek asli bir şekil eksikliği olup olmadığı hususunda yargı kararlarında içtihat birliği bulunmamaktadır. Tesis edilen idari işlemin niteliğine göre veya dava açma süresine göre farklı farklı kararlar bulunmaktadır.

İdare yargılama usulünde, idari dava açma süresi hak düşürücü süredir. Yani idari işleme karşı süresinde dava açılmaması halinde dava açma hakkı düşecek ve işlemden etkilenen ilgilinin aynı konuda bir daha dava açamama sonucu ortaya çıkacaktır. Bu durum da, kişilerin süresi içerisinde doğru mercie başvuruda bulunmalarını son derece önemli kılmaktadır. Uygulamada genellikle genel dava açma süresine (idare mahkemesinde 60 gün, vergi mahkemesinde 30 gün) tabi işlemler yönünden, dava açma süresinin gösterilmemesi esaslı bir şekil eksikliği olarak görülmemektedir. Genel dava açma süresi dışında bir dava açma süresine tabi işlemler yönünden ise yani özel dava açma süresine tabi işlemler yönünden ise, dava açma süresinin gösterilmemesi esaslı bir şekil eksikliği olarak görülmektedir. Örneğin, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 30.04.2013 tarih ve Esas: 2011/ 235, Karar: 2013 / 195 sayılı kararında; özel yasasında yer alan düzenleme gereği tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde (şuan yürürlükte olan mevzuat hükmü uyarınca onbeş gün) dava açılması gereken ödeme emirlerinde bu bilgiye yer verilmediğinden, açılan davada, değinilen Anayasa hükmü nedeniyle dava açma süresinin geçirildiğinden söz edilemeyeceği, başvuru süresi gösterilmeyen ödeme emirlerine ilişkin yazılı bildirim, süreyi başlatmayacağı için davanın süresinde açılmadığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davayı süre aşımı yönünden reddeden yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Öte yandan, bazı idari işlemlere karşı dava açmadan önce ilgili idareye başvuru yapma zorunluluğu bulunmaktadır. Örneğin ihale işlemlerinde şikayet ve itirazen şikayet başvuruları, dava açılmadan önce tüketilmesi zorunlu idari başvuru yolları olduğu öngörülmüştür. İdari işlemlerde zorunlu başvuru yollarının gösterilmemesi halinin de asli bir şekil eksikliği olduğu gerekçesiyle verilen iptal kararları bulunmaktadır.

Nitekim Danıştay 13. Dairesinin 29.05.2013 tarih ve E:2013/13, K:2013/1604 sayılı kararında özetle; idari işlemlere karşı başvuru yollarının ayrıntılı düzenlemelerde yer alması, başvuru süresinin kısa olması veya olağan başvuru yollarına istisna getirilebilmesi nedeniyle işlemlere karşı hangi idari birime, hangi sürede başvurulacağının idarelerce işlemde belirtilmesinin hukuk güvenliği ilkesinin gereği olduğu, idarenin işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü altında olduğu, idare mahkemesince, davacının yapmış olduğu itirazen şikayet başvurusunun süresinde olup olmadığının ve Kamu İhale Kurulu kararının bu yönü ile hukuka uygunluğunun denetlenmesinde, ihalenin iptaline ilişkin işlemin davacı şirkete bildirilmesinde hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağının ve sürelerinin belirtilip belirtilmediğinin incelenmesi, bildirim işleminde başvuru yolları ve sürelerinin gösterilmemiş olması halinde Anayasa’nın 40. maddesindeki düzenleme gözetilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

III- Sonuç

İdari işlemlerde başvuru yolu veya süresinin gösterilmemesi nedeniyle ilgili kişinin bu işleme karşı açtığı davanın usulden reddedilmesi üzerine hem ilgili kişi hak kaybına uğramakta hem de işlemi tesis eden idare bu yolla dava tehdidinden kurtulmaktadır.

Diğer yandan, idari işlemlerde başvuru yolu veya süresinin gösterilmemesi nedeniyle söz konusu idari işleme karşı sonsuza kadar dava açılabileceğinin kabulü ise idari yargıda sürenin kamu düzeninden olması ve dava açma süresi ile idarenin istikrarı arasındaki yakın ilişki dikkate alındığında yine sıkıntılara yol açacaktır.

Bu hususta en mantıklı çözüm, Anayasa hükümlerine uyma zorunluluğu bulunan idarenin, işlemlerini bu yükümlülüğe uygun şekilde tesis etmesidir. İdarelerin tesis ettiği işlemlerin en sonuna, "işleme karşı hangi idari başvuru yoluna başvurulabileceği, hangi mahkemeye ne kadar süre içerisinde dava açılabileceği" hususlarını açıklığa kavuşturucu bir paragraf eklenmek suretiyle bu sorunsal çözülebilecek ve mağduriyetler önlenebilecektir.

Yukarıda idari işlemlerde kanun yolları, mercileri ve başvuru süresini gösterme zorunluluğu konusu genel itibariyle açıklanmış olup bu hususlar somut olaya göre değişkenlik gösterebilmektedir. Bu nedenle hak kaybına uğramamak açısından avukat danışmanlığında hukuki sürecin yürütülmesi faydalı ve doğru olacaktır.


Yorum Yaz