Zincirleme Suç

Zincirleme Suç

5237 sayılı TCK'ya hâkim olan ilke gerçek içtima olduğundan, bunun sonucu olarak, "kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza" söz konusu olacaktır. Nitekim bu husus … Komisyonu raporunda da; "Ceza hukukunun temel kurallarından birisi, ‘kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır' şeklinde ifade edilmektedir. Bunun istisnaları, suçların içtimaı bölümünde belirlenmiştir. Bu istisnalar dışında, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Böylece verilen her bir ceza, bağımsızlığını koruyacaktır" şeklinde ifade edilmiştir. Bu kuralın istisnalarına ise, 5237 sayılı TCK'nın "suçların içtimaı" bölümünde, 42 (bileşik suç), 43 (zincirleme suç) ve 44. (fikri içtima) maddelerinde yer verilmiştir.

5237 sayılı TCK'nın "Zincirleme suç" başlıklı 43. maddesinin birinci fıkrasında; "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır" biçiminde zincirleme suç düzenlemesine yer verilmiştir.

TCK'nın 43. maddesinin ikinci fıkrasında; "Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır" denilmek suretiyle, zincirleme suçtan farklı bir müessese olan aynı nev'iden fikri içtima düzenlenmiş, tek fiil ile aynı suçun birden fazla kişiye karşı işlenmesi durumunda, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın aynı maddenin birinci fıkrasına göre artırılacağı öngörülmüştür.

TCK'nın 43. maddesinin üçüncü fıkrasında ise; "Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, … ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz" düzenlemesi ile zincirleme suç ve aynı nev'iden fikri içtima hükümlerinin uygulanamayacağı suçlar belirtilmiştir.

TCK'nın 43. maddesinin birinci fıkrası düzenlemesinden anlaşılacağı üzere, zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı hâllerde aslında işlenmiş birden fazla suç olmasına karşın, fail bu suçların her birinden ayrı ayrı cezalandırılmamakta, buna karşın bir suçtan verilen ceza belirli bir miktarda arttırılmaktadır.

TCK'nın 43. maddesinin birinci fıkrası uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için;

a-Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,

b-İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,

c- Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.

TCK'nın 43. maddesinin birinci fıkrasında bulunan, "değişik zamanlarda" ifadesi nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için, suçların mutlaka değişik zamanlarda işlenmesi gereklidir ki, bunun sonucu olarak, aynı mağdura, aynı zamanda, aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek suçun oluşacağı kabul edilmiştir. Bu hâlde zincirleme suç hükümleri uygulanarak artırım yapılamayacak, ancak bu husus TCK'nın 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde göz önüne alınabilecektir. TCK'nın 43. maddesinin birinci fıkrası açıklığı karşısında öğretide de zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için suçların farklı zamanlarda işlenmesi gerektiği konusunda görüş birliği bulunmaktadır.

Öte yandan, kanunumuz zaman konusunda olduğu gibi, suçların işlendikleri yer bakımından da bir sınır koymamıştır. Ancak, suçların aynı yerde işlenmeleri, suç işleme kararındaki birliğin bir işareti olarak kabul edilebilir.

Suç kastından daha geniş bir anlamı içeren suç işleme kararı, suç kastından daha önce gelen genel bir karar ve niyeti ifade etmektedir. Önce suç işleme kararı verilmekte ve bundan sonra bu genel kararın icrası farklı zamanlardaki suçlarla gerçekleştirilmektedir. Kararın gerçekleştirilmesi için gerekli suçların her birinde ayrı suç kastları, bir başka deyişle bir suç için gerekli olan maddi ve manevi unsurlar ayrı ayrı yer almaktadır. Zincirleme suç, farazi bir birliktir. Bir yanda kanunun birden fazla ihlali yani birden fazla suç varken, diğer yanda bu suçların tümünü birleştiren, müşterek bir unsur olarak ortaya çıkan "suç işleme kararında birlik" vardır. Birden fazla suçu birleştiren ve tek suç olarak nazara alınmasını sağlayan "suç işleme kararında birlik"tir. Zincirleme suç bağımsız bir suç değildir ve zincirleme suçu oluşturan her bir suç, kanunda özel bir düzenleme olmadıkça, genel kurallara göre işlem görecektir. Suç işleme kararı, hiçbir şekilde zincirleme suçta yer alan suçları, zincirleme suçun bir parçası, bir safhası hâline getirmez ve neticede tüm suçları, her yönden tek bir suça indirgemeye yeterli değildir. Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde her suç bağımsızlığını korur (Türkan Yalçın Sancar, TBB Dergisi, Sayı 70, 2007, s. 248-249.).

Bu açıklamalardan sonra zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle "cezanın belirlenmesi" hususu üzerinde durulması gerekmektedir.

Temel cezanın belirlenmesinde izlenecek usul ve göz önünde bulundurulması gereken kriterler TCK'nın 61. maddesinde gösterilmiş olup maddenin ilgili ilk beş fıkrası;

"(1) Hâkim, somut olayda;

a) Suçun işleniş biçimini,

b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,

c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,

d) Suç konusunun önem ve değerini,

e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,

f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,

g) Failin güttüğü amaç ve saiki,

Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.

(2) Suçun olası kastla ya da bilinçli taksirle işlenmesi nedeniyle indirim veya artırım, birinci fıkra hükmüne göre belirlenen ceza üzerinden yapılır.;
(3) Birinci fıkrada belirtilen hususların suçun unsurunu oluşturduğu hâllerde, bunlar temel cezanın belirlenmesinde ayrıca göz önünde bulundurulmaz.
(4) Bir suçun temel şekline nazaran daha ağır veya daha az cezayı gerektiren birden fazla nitelikli hâllerin gerçekleşmesi durumunda; temel cezada önce artırma sonra indirme yapılır.
(5) Yukarıdaki fıkralara göre belirlenen ceza üzerinden sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza belirlenir" şeklindedir.

Buna göre, öncelikle maddenin birinci fıkrası uyarınca, fıkrada belirtilen ilkeler göz önünde bulundurulmak suretiyle, suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırları arasında temel ceza tespit edilmeli, dördüncü fıkrası uyarınca bir suçun temel şekline nazaran daha ağır veya daha az cezayı gerektiren birden fazla nitelikli hâllerin gerçekleşmesi durumunda; temel cezada önce artırma sonra indirme yapılmalı, sonrasında da belirlenen ceza üzerinden beşinci fıkrası uyarınca sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza belirlenmelidir.

Bu düzenleme dikkate alındığında, kanun koyucu bilinçli bir şekilde zincirleme suç hükümlerini, daha ağır veya daha az ceza gerektiren suçun nitelikli hâllerinden ayrı değerlendirmiş ve suçun nitelikli hâlleri arasında kabul etmemiştir.

Öğretide de TCK'nın 43. maddesi suçun nitelikli hâli olarak kabul edilmemektedir. "…Zamanaşımı süresinin belirlenmesinde, suç için kanunda öngörülen cezanın üst sınırı esas alınacaktır. Ancak, somut olayda faile daha ağır ceza verilmesini gerektiren nitelikli hâllerin varlığı durumunda, dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde bu hâller de göz önünde bulundurulmalıdır. Başka bir deyişle, bu sistemde, zamanaşımı süresinin belirlenmesinde, o suçla ilgili olarak hükmedilmesi mümkün olan en yüksek ceza miktarı esas alınmaktadır. Ancak örneğin yaş küçüklüğü dolayısıyla cezada yapılacak olan indirim miktar veya oranları, zamanaşımı süresinin belirlenmesinde göz önünde bulundurulmaz.

Keza, suçun müteselsilen işlenmesi durumunda, zincirleme suç dolayısıyla ceza miktarında yapılacak olan artış oranı, zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dikkate alınmaz." (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınları, …, 11. Baskı, s. 885.).

Ceza Genel Kurulunun 26.11.2019 tarihli ve 208-666 sayılı kararında da; sanığın eyleminin zincirleme şekilde cinsel taciz suçunu oluşturduğu kabul edilen olayda cinsel taciz suçu bakımından dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususu değerlendirilirken zincirleme suç nedeniyle artırım dikkate alınmamak suretiyle TCK'nın 43. maddesi suçun nitelikli hâli olarak kabul edilmemiştir.

Yukarıda zincirleme suç konusu genel itibariyle açıklanmış olup bu hususlar somut olaya göre değişkenlik gösterebilmektedir. Bu nedenle hak kaybına uğramamak açısından avukat danışmanlığında hukuki sürecin yürütülmesi faydalı ve doğru olacaktır.


Yorum Yaz